Haftalık Köşe Yazısı

  • Hani derler ya “Aşk anlatılmaz, yaşanır” diye. Bu söz doğru olmasına doğru ama anlatmadan da olmuyor ki. Yaşananlar anlatılmalı, yazılmalı ki deneyim anlamını bulsun ve insanlar yeniden aynı hatalara düşmesinler. Aşklar dilden dile anlatılmasaydı eğer, Leyla’nın bir bakışı için mecnuna dönen adamı nasıl bilecektik. Aslı’sı için dağları delen Kerem’i de bilemezdik. Ölümle randevusunu düğün ve kavuşma günü kabul eden ve kim olursa olsun gönlünde yer veren Hazreti Mevlânâ’yı, yüzyılları aşan sözleri ile gönüllerde taht kuran Yunus’u ve daha adını bilemediğimiz binlerce âşığın eserleri ile kendimizden geçemezdik.
  • Hızlı bir değişim ve gelişimin yaşandığı dünyamızda, insanoğlu sahip olduğu bilgi birikimine her geçen gün yenilerini eklemektedir. Çeşitli unsurların bir araya gelmesinden oluşan işletmelerin, her geçen gün gelişen ve yenilenen bilgilerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Belirli amaçlara ulaşma çabası olan işletmeler, bunu gerçekleştirebilmek için çeşitli araçlardan, yöntemlerden yararlanırlar. Böylece belirli bir işleyiş mekanizması yerleşir. Girdiden çıktı aşamasına kadarki süreci kapsayan bu işleyiş; genelde aynı adımları içermekle birlikte, her örgütte kendine özgü farklılıklar göstermektedirler.
  • Nerede bir kavga varsa orda bir iletişim kazası olduğunu söylemek yanlış olmaz. İster evde ister iş yerinde isterse sokakta, birbirleri ile arzulanan düzeyde iletişim kuramayan insanların elinde iki alternatif kalıyor: Ya karşısındaki kişi ile kavga eder ya da kendiyle! Teknik ifadesiyle söylemek gerekirse; iletişim kazası ya aktif saldırgan bir davranışa ya da pasif saldırgan bir davranışa yol açar, ki her iki sonuç da sıkıntı getirir.
  • Hani zamanı geldiğinde içimizi kuşatan güneş gider de yerini karanlığa bırakır... İçinde birçok gizemleri barındıran karanlık! Evet güneşte de tehlikeler yaşarız elbet ama karanlığın belirsizliği bizi ürpertir, hâkimiyetimizi azaltır, davranışlarımızı yavaşlatır, daha bir içimize çeker bizi. Karanlığın ayak sesleri güneşi kovalarken, hüzün ve keder de sevinçleri yok etmeye çalışır âdeta.
  • Kişisel gelişim kavramı, bilgi toplumu ile çok daha önem kazandı. Nitekim hızlı bilgi artışı, bu bilgilere ulaşma ve uyum sağlama ihtiyacını da hızlandırdı. Klasik okul müfredatları bu ihtiyaca cevap vermeyince; yetişkin eğitimi, yaşam boyu eğitim âdeta yeniden güncel hâle geldi. Doğu toplumlarının, inanç eksenli hayat boyu öğrenme anlayışı; Batı toplumlarında teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilimsel bir metot olarak yayıldı.