Haftalık Köşe Yazısı

  • Cep telefonumda durup dururken sorun oldu. Komutları algılayamadı, kendi kendine bir şeyler yaptı. Bunu zaman zaman yapmaya başlayınca, bu işte usta bir arkadaşıma sordum. Kendisinde de aynı telefondan vardı.
  • Her şey ama her şey hayatı sevmekle başlar. Günümüzün iş yoğunluğu, hızlı değişme ve gelişmeler uyum sınırlarımızı zorluyor. Ama başarılı insanlar her şeye rağmen hayattan soğumuyor. Hayata sarılacak başka başka yollar buluyorlar. Bunun birçok örnekleri var: Çileler yaşarken bile yüzyıllara ışık tutacak eserler üreten büyük ustalar. Karanlıkta bile içlerinden gelen aydınlıkla gülümseyenler. Bütün sevgisizliklere rağmen sevmeyi başaranlar. Karıncayı ezdiğinde gözyaşı dökenler. Çevresindekileri rahatsız etmemek için kendi arzu ve isteklerinden vazgeçenler, kendilerini sınırlayanlar...
  • Kurumsallaşmanın en önemli adımı olarak aile şirketi anayasasının gerekliliğine inanıp, bu konuda karar vermiş olmak aile üyeleri için çok önemli bir aşamadır. Bir anayasa oluşturma isteğinin arkasındaki en önemli amaç; kurumun işleyişinin, günlük davranışların gelişi güzelliğine değil belirli kurallara emanet edilmesidir.
  • Aile şirketinde kurumsallaşmayı, “baş” ve “beden” olarak ikiye ayırabiliriz. Önce ailenin, üst yönetimin yer aldığı başı kurumsallaştırmak gerekir ve bunun yegâne yolu da aile şirketi anayasası oluşturmaktır. Bu aşamadan sonra sıra kurumun iç işleyişine gelir.
  • Her birimiz kendine özel hayat sahnesinde yer alıyoruz. Ancak hızla küreselleşen ve dönüşen dünyada, içinde yer aldığımız sahneyi bütün olarak görmekten giderek uzaklaşıyoruz.