Sessizliğin hâkim olduğu ıssız dağların eteklerinde oynadığımız günlerdi. Kış aylarında iki metreye ulaşan karla mücadele ettiğimiz, yazın hasat edilen buğdayla bereketlenen günler. Köpeklerin koyun sürüsünü korudukları, kedilerin fare kovaladığı yıllar. Taş ve tahtadan oyuncaklarla yetindiğimiz, adını bildiğimiz topu henüz göremediğimiz zamanlar. Ve yıldızların sayılacak kadar yakın olduğu vakitlerdi köydeki çocukluk yıllarımız.