Haftalık Köşe Yazısı

  • Vaktin birinde bir padişah varmış. Zeki, çevik, gelişmeye açık ve girişken bir padişah. Çevresindeki insanlara değer vermesiyle ün salmış. Bilimle uğraşan, düşünen, fikir üreten kişileri sever ve korurmuş. Sarayında her çeşit bilim dalıyla ilgilenen dönemin tanınmış bilim adamları, sanatçıları eksik olmazmış.
  • ​İnsan "eşref-i mahlukat", yani en gelişmiş ve şerefli canlı. Yeryüzünde görüldüğünden bu yana, insanın fizik tarafı kadar duygu ve ruh yapısı da araştırma konusu olmuştur. Bununla birlikte, bugün insanı arzu ettiğimiz düzeyde tanıdığımızı söyleyemeyiz. Nitekim her bilim dalı, insanı kendi doğruları ve araştırma yöntemleriyle ele alır.
  • Epey bir zaman evvel, Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'nün davetlisi olarak bir konferans vermek üzere memleketimizdeydik. Konferans sonrası, ünlü Âşıklar Kahvesi'ne düştü yolumuz. Şansımıza o gün âşıklar geleneğinin ünlü ozanlarından merhum Murat Çobanoğlu da oradaydı. Onun türkülerini dinledikten sonra sohbete dalmıştık.
  • İnsanın anlamı yolculuğumuzda kritik sorular dönemecine geldik. İnsanın var olma nedeninin peşine düşmesi; yani insanın kendi anlamına erişme çabasının temel kişilik özellikleriyle ilişkisi var mıdır? Anlam arayışı, genetik bir yatkınlık mı yoksa öğrenilen bir davranış mıdır? Akıl, anlam arayışı için yeterli midir?
  • İnsan, yeryüzünde misafir olduğunu biliyor aslında. Fakat hız çağı neredeyse her gün bizi başka biri olmaya zorladığından; kendimiz kalmakta, aidiyetimizi sürdürmekte ve insanın anlamını taşımakta zorlanıyoruz.